14 Ekim 2016 Cuma

2016 Nobel Ödülleri

Herkese merhabalar :) Hepimizin bildiği üzere bilim dünyasının en prestijli ve en çok bilinen ödüllerinden biri Nobel ödülleridir. Bundan yıllar yıllaar önce Alfred Nobel'in kardeşinin öldüğü zamanlarda hata yapan bir gazeteci aslında bu ödüllerin ortaya çıkmasında büyük bir rol oynamaktadır. Nasıl mı? Şöyle ki,bu ünlü gazeteci Alfred Nobel'in öldüğünü zannedip onun hakkında ve onun icat ettiği dinamitlerin etkileri hakkında bir gazete yazısı yazar. Alfred Nobel bu yazıyı okuduğunda öldüğü zaman arkasından böyle kötü bir şekilde bahsedilmesinden korkar ve kendinden iyi şekilde bahsedilmesini sağlamak amacıyla Nobel ödüllerini vermeye başlar ve bu ödül yıllar geçtikçe günümüzdeki önemine ulaşır. Gerçekten ilginç bir hikaye değil mi :) 



Bugünkü yazımda bu sene Nobel fizyoloji ödülü alan Yoshinori Ohsumi'nin çalışmalarından bahsedeceğim. Ohsumi'nin çalışması hücrenin kendi kendini yemesi olarak tarif edebileceğimiz otofaji hakkında. Gelin hep beraber otofaji nedir, neden gerçekleştirir, vücudumuzda hangi durumlarda önemlidir inceleyelim.

Otofaji Nedir?
Otofaji, hücre içi makro moleküllerin ve organellerin bir kesecik içine alınarak lizozomlara yönlendirilmesi ve lizozomla birleşerek burada parçalanmasına yol açan bir mekanizmadır. Yani nasıl yemek yedikten sonra besinlerimiz bağırsakta sindiriliyorsa otofajide de vücut kısımları hücre içinde sindirime uğruyor.

Otofaji neden gerçekleşir?
Vücut kısımlarının sindirilmesi diye açıkladığımız zaman otofaji sanki zararlı bir süreç gibi geliyor insana değil mi? Ama aslında otofaji vücudu kurtaran bir süreç. Mesela, canlılar uzun süre açlığa maruz kaldığında ve sindireceği besinler tükendiğinde otofaji yolağını kullanarak vücutta diğerlerine nispeten daha yararsız olan hücreleri sindirip enerji ihtiyacını karşılayabiliyor. Veya hücre içinde yaşlanmış ve görevini verimli bir şekilde yerine getiremeyen organeller tespit edildiğinde yine otofaji yolağı kullanıyor ve bu organellerdeki makro moleküller bir nevi geri dönüşüme uğruyor.



Otofaji vücut için neden önemlidir ?
Otofaji vücutta stres durumlarında ve embriyonik gelişim esnasında sıkça kullanılan bir süreçtir. Otofajiden sorumlu genlerde bir mutasyon olduğu zaman embriyonik gelişimde büyük sıkıntılar oluşabilir.

Otofajinin en etkin olduğu sistemlerden biri de bağışıklık sistemidir. Bağışıklık sistemimiz vücutta yabancı bir bakteri veya virüs tespit ettiği zaman özel bağışıklık hücreleri tarafından bu bakteri ve virüsler hücre içine alınır ve otofaji süreciyle sindirilip yok edilir.


Evet, anladığımız üzere otofaji vücudumuz için oldukça önemli bir süreç. Mantıken bu kadar önemli bir süreçte sorun olduğu zaman vücutta ciddi hastalıkların oluşması gerekir ki gerçek hayatta da durum böyle. Mesela, yapılan son araştırmalara göre diyabet,Alzheimer,kanser gibi ciddi hastalıkların temellerinde otofaji olayıyla alakalı hatalar var.

Bugünkü yazımın sonuna geldik. Umarım hoşunuza gitmiştir umarım gelecek senelerde Nobel alan bilim insanlarından bahsederken bizim ülkemizden bilim insanlarında da bahsederiz. Hepinize mutlu, huzurlu, sağlıklı günler, Merve 

4 Ekim 2016 Salı

Büyüleyici bağırsak

Herkese merhabalar :) Bugünkü yazımda sizlere bağırsak mikrobiyomumuzun sağlığımız için büyük önem taşıdığını kanıtlayan bir araştırmadan bahsedeceğim. Sizin bu konuda herhangi bir bilginiz var mıydı bilmiyorum ama geçen günlerde bir dergide bağırsak mikrobiyomumuzdaki değişimler alzheimer'ın sebeplerinden biri olabilir adlı yazıyı gördüğümde oldukça şaşırmıştım ve açıkça söylemek gerekirse ilk başta çok da inanmamıştım. Sonuçta bağırsaktaki bir bakteri nasıl olur da beyni büyük oranda tahrip eden Alzheimer gibi bir hastalığa sebep olabilir? Bu konuda ufak çaplı bir araştırma yapınca bağırsak mikrobiyomundaki değişimlerin tip 2 diyabete sebep olduğunu anlatan bir yazıya rastladım (ki Nature'da yayınlandığı için inandırıcı gelmeme gibi bir olasılığı da yoktu). Ve böylece bu konudan size de bahsetmeye karar verdim. Umarım keyifle okursunuz ve bu araştırma beni şaşırttığı kadar sizi de şaşırtır :)


Tip 2 diyabet dediğimiz hastalık vücuttaki insülin salınımının azalmasından veya vücut hücrelerinde insülin direncinin artmasından kaynaklanır. Hastalığın oluşumundaki en büyük etkenler sağlıksız beslenme ve egzersiz eksikliğidir. Bu etkenler günümüzde oldukça yaygınlaştığından tahmin edebileceğiniz üzere tip 2 diyabet de günümüzdeki en yaygın hastalıklardan biri olmuştur. Günümüzde, yetişkin insanların %10'u tip 2 diyabet hastalığına sahiptir.


Bu kadar yaygınlaşan hastalığın sebeplerini anlamak ve o yönde tedavi bulmak amacıyla bilim insanları geçtiğimiz yıl 277 sağlıklı ve 75 tip 2 diyabete sahip insan üzerinde bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırma sonuçlarına göre tip 2 diyabet hastalarının kanındaki BCAA's değerleri normal insanlara oranla oldukça yüksek.


BCAA's bağırsaklarımızdaki prevotella capri ve bacteroides vulgatus adlı 2 bakteri türü tarafından sentezleniyor. Ve yukarıda da anlattığım gibi bu metabolitin kanda yüksek oranda bulunması tip 2 diyabete sebep oluyor. Şaşırtıcı değil mi ? Bağırsaklarımızdaki 2 bakteri türünün sayılarının artması insülin direncimizi etkiliyor :)


Bilim insanları henüz bakterilerin sayılarını dengeleyecek dolayısıyla insülin direncimizi azaltacak bir ilaç geliştiremedi. Fakat  geçtiğimiz günlerde araştırmacılardan Oluf Perdersen araştırma sonuçlarına göre sağlıklı beslenme düzeninin bu iki bakteri türünün sayılarını dengelediğini açıkladı.

Kısacası, ilaca bel bağlamak yerine sağlıklı bir beslenme düzeni oluştursak mesela 1 günlük enerji ihtiyacımızı bir hamburgerle sağlamasak, bir şişesinde 33 tane küp şeker içeren kolaları içmesek, katkı maddeli ürünleri hayatımızdan çıkarıp onlar yerine meyve ve sebzeleri hayatımıza dahil etsek bir sürü hastalığı engellemiş olacağız. Umarım yazı hoşunuza gitmiştir. Hepinize mutlu,sağlıklı,huzurlu günler,Merve :)