Herkese merhabalar :) Bugünkü yazımda sizlere bağırsak mikrobiyomumuzun sağlığımız için büyük önem taşıdığını kanıtlayan bir araştırmadan bahsedeceğim. Sizin bu konuda herhangi bir bilginiz var mıydı bilmiyorum ama geçen günlerde bir dergide bağırsak mikrobiyomumuzdaki değişimler alzheimer'ın sebeplerinden biri olabilir adlı yazıyı gördüğümde oldukça şaşırmıştım ve açıkça söylemek gerekirse ilk başta çok da inanmamıştım. Sonuçta bağırsaktaki bir bakteri nasıl olur da beyni büyük oranda tahrip eden Alzheimer gibi bir hastalığa sebep olabilir? Bu konuda ufak çaplı bir araştırma yapınca bağırsak mikrobiyomundaki değişimlerin tip 2 diyabete sebep olduğunu anlatan bir yazıya rastladım (ki Nature'da yayınlandığı için inandırıcı gelmeme gibi bir olasılığı da yoktu). Ve böylece bu konudan size de bahsetmeye karar verdim. Umarım keyifle okursunuz ve bu araştırma beni şaşırttığı kadar sizi de şaşırtır :)
Tip 2 diyabet dediğimiz hastalık vücuttaki insülin salınımının azalmasından veya vücut hücrelerinde insülin direncinin artmasından kaynaklanır. Hastalığın oluşumundaki en büyük etkenler sağlıksız beslenme ve egzersiz eksikliğidir. Bu etkenler günümüzde oldukça yaygınlaştığından tahmin edebileceğiniz üzere tip 2 diyabet de günümüzdeki en yaygın hastalıklardan biri olmuştur. Günümüzde, yetişkin insanların %10'u tip 2 diyabet hastalığına sahiptir.
Bu kadar yaygınlaşan hastalığın sebeplerini anlamak ve o yönde tedavi bulmak amacıyla bilim insanları geçtiğimiz yıl 277 sağlıklı ve 75 tip 2 diyabete sahip insan üzerinde bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırma sonuçlarına göre tip 2 diyabet hastalarının kanındaki BCAA's değerleri normal insanlara oranla oldukça yüksek.
BCAA's bağırsaklarımızdaki prevotella capri ve bacteroides vulgatus adlı 2 bakteri türü tarafından sentezleniyor. Ve yukarıda da anlattığım gibi bu metabolitin kanda yüksek oranda bulunması tip 2 diyabete sebep oluyor. Şaşırtıcı değil mi ? Bağırsaklarımızdaki 2 bakteri türünün sayılarının artması insülin direncimizi etkiliyor :)
Bilim insanları henüz bakterilerin sayılarını dengeleyecek dolayısıyla insülin direncimizi azaltacak bir ilaç geliştiremedi. Fakat geçtiğimiz günlerde araştırmacılardan Oluf Perdersen araştırma sonuçlarına göre sağlıklı beslenme düzeninin bu iki bakteri türünün sayılarını dengelediğini açıkladı.
Kısacası, ilaca bel bağlamak yerine sağlıklı bir beslenme düzeni oluştursak mesela 1 günlük enerji ihtiyacımızı bir hamburgerle sağlamasak, bir şişesinde 33 tane küp şeker içeren kolaları içmesek, katkı maddeli ürünleri hayatımızdan çıkarıp onlar yerine meyve ve sebzeleri hayatımıza dahil etsek bir sürü hastalığı engellemiş olacağız. Umarım yazı hoşunuza gitmiştir. Hepinize mutlu,sağlıklı,huzurlu günler,Merve :)




Hiç yorum yok:
Yorum Gönder